Prof. Dr. Mehmet Kavukçu yer sarsıntısı farkındalığı için facia bölgesinden topladığı malzemeleri sergiledi

Prof. Dr. Mehmet Kavukçu hareket farkındalığı için kıran bölgesinden topladığı malzemeleri sergiledi

ERZİNCAN – Erzincan’dahi müderris zelzele bölgesindeki enkazlardan topladığı malzemelerden yaptığı çalışmayı şehrin yeryüzü canlı caddesinde sergileyerek farkındalık oluşturdu.

Adamakıllı Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremin arkası sıra bıraktığı iri yıkımın acısını paylaşabilmek adına kullanılmamış bir performans gerçekleştirdi. Kavukcu, depremden genişlik aşkın etkilenen illerden biri olan Hatay’a anbean bu bölgelerde yıkılan binalarda enkaza dönüşen mütenevvi malzemeleri tıpkısı araca yükleyip gezi yaptı. Araca yüklenen malzemeler, Hatay’ın özlük içerisinde barındırdığı kültürel yapısı ve yaşamlarından izler taşırken, Kavukcu yapmış olduğu yolculukta, depremde enkaza dönüşen eşyaların barındırdığı aheste önsezi durumuyla doğayı ve sanatı yüzleştirdi.

Kavukcu, Hatay’üstelik bulunan ocak ve hisse senedi yerleri gibi farklı mekanlardan topladığı enkazları, ayrımsız araca yükleyerek başladığı başarım yolculuğunu, Erzincan’a geldiğinde bambaşka aynı süreçte devam ettirdi. Yıkılmış çatı enkazlarının içinden alınan sırça, gerelti, demir, kepenk ve beton kadar evle ve çeşitli mekanlarla bütünleşen eşyaları, Erzincan’ın merkezinde taşıyarak performansına devam etti. Performansın arkası sıra bu yük ve malzemelerle, Barış Manço Parkı’nda düzlük dil/enstalasyon çalışması gerçekleştirdi. Gerçekleştirdiği takat sınırı ve enstalasyonla; 100 yılın genişlik şişman felaketi kendisine adlandırılan afeti yaşamış bu mıntıka ve 1992 yılında gerçekleşen Erzincan depreminin yaşandığı kesim ortada duygusal ve fikri benzeri bağlantıyı içeren göndermelerle konferans tıpkı dili oluşturdu.

Prof. Dr. Mehmet Kavukçu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Deprem ülkemizde olduğu kadar hatta bilcümle dünyada ki insanların alelhusus üstelik zat insanlarımızı dikçe etkileyen tıpkısı görüngü. Sarsıcı benzeri fenomen ki Erzincanlıları da içten etkileyen bire bir görüngü. Erzincan’da henüz evvel kim yaşanmışlıklar üstüne yapı ettiğimizde olayı çok elan değişik benzeri boyuta, çok elan etken koyu acılar ve sancılar uyandıran tıpkı boyut taşıyor. Hatay’de, Maraş’ta, Adıyaman’de, Antep’de ülkemizin 11 seçme ilinde olan bu hareket bire bir sanatçı namına, ayrımsız âdem yerine beni bile dikçe etkiledi. Ego bu süreçte zat çapımda bir takım projeler geliştirdim. Bazen fikri unsurlar üzerinden kavramlar üzerinden hareketle eskizler oluşturdum. Hatay’de enkazlardan toplayabildiğim bire bir topluluk objeleri taşıyabildiğim kadarıyla çünkü orası dışarıdan gördüğümüz, ekranlardan gördüğümüz, izlediğimiz yada fotoğraflardan gördüğümüz kadar değil inanılmaz tıpkısı derinlikte kötü veren, üzüntü veren, sarsıcı benzeri format var orada. O boyuta şahsen kirlenmek istedim. Onun amacıyla oradan aldığım, topladığım enkazlardan seçtiğim objelerle bunlar depresyon ürünü amma bunları aynı nutuk eserine tevcih etmek, tıpkısı çağcıl dille onları halkımıza ulaştırmak, insanlara onların üzerinden, bu objeler üzerinden, bu pırtı ve malzemeler üzerinden mülahaza yöneltmek hem birlikte uyarmak kim Erzincan 13 Mart 1992’dahi en son depremi yaşamıştı ki biz 1939 depremini dahi büyüklerimizden hatıraları kulaktan onun büyüklerimizde oluşturduğu dip yaralar bizler da bile koyu izler oluşturmuştu. Haddizatında benim üzere bire bir mitoloji olmuştu. İnsanların gelip buna dokunmalarını istiyorum. Yaklaşıp elan mail planda da izlemelerini istiyorum. Oluşturduğumuz güdük ayrımsız metni okuyup yemeden içmeden tıpkısı anımsatma, onlara elden tıpkı bap açma babında ki ayrımsız metni okuyup belki birlikte kendilerinde çok elan yoğun etkiler uyandıracak, zat bireysellikleri üzerinden hareket etmelerini istiyorum. Ama insana duyulmak, hatırlatmak hele Hatay’dan Erzincan’a can ve fikri iletişimi icat etmek istedim. Özellikle bunun üstünde çokça durdum. Hatay’dan Erzincan’a iri yüzyılın felaketini Erzincan’dahi anlatırken, objeleri bizzat taşıyarak anlatırken, bizzat objelerin dili ile anlatırken fert ve fikribir iletişim peşindeydim. 13 Mart 1992 depreminin yıl dönümü. Erzincan depremin etkilerini hareketli, acıyı yer dolgunca bilen illerden biri.”

Share: