Depremde 50 yakınını kaybeden Adıyamanlı avrat 13 şahsiyet ailesiyle Bitlis’e geldi

Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıkıma misil açtığı Adıyaman’dan ailesiyle Bitlis’e gelen 67 yaşındaki Fadime Gümüş, yakınlarından 50 kişiyi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor.

“Asrın felaketi” kendisine nitelenen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen 34 güç, Bitlis Valiliğinin koordinesinde yer merkezindeki Beşminare Kız Yurdunda konuk ediliyor.

Yurtta esenlik, kılavuzluk ve ruhsal müşavirlik desteği verilen depremzedelerin parçalanmamış ihtiyaçları karşılanıyor, çocukların dahi ağır ezgi mesafe geçirmeleri sağlanarak depremin psikolojisinden uzaklaşmaları sağlanıyor.

Adıyaman’dan 13 nefis ailesiyle Bitlis’e mevrut Fadime Gümüş, AA muhabirine, depremin balaban yıkıma yol açtığını, evlerinin ve kentteki binaların nazik bölümünün hasar gördüğünü söyledi.

Deprem sonrasında birey havliyle dışarı çıktıklarını dile getiren Sim, “Çektiğimizi Cenabıhak kimseye çektirmesin. Hakeza aynı sarsıntı görmedik. Kız kardeşim 4 çocuğuyla hayatını kaybetti. Teyzemin torunu depresyon altında. Tanıdıklarımızdan kısaca 50 emanet memat etti. Depresyon altında yakınlarımız var.” dedi.

Zelzele gecesi saat 03.00’e büyüklüğünde salat kıldığını anlatan Sim, “Sonrasında demirlerden sesler geliyordu, vitrinler düştü. 5-6 defa kalkmaya çalıştım ancak temas seferinde düştüm. Kızlarım ve torunum, ‘anneannem yok’ diyordu. Ben dahi yüksek sesle dua ediyordum. O anı hiç unutmam. Beşik kabil sallanan evimiz çok hasar gördü. Evimize giremedik. O hatırat anlatamıyorum, Allah kimseye yaşatmasın.” ifadelerini kullandı.

Kentte yağmurun etken olduğunu, posta kenarında teker yakarak ısınmaya çalıştıklarını anlatan Sim, “Ayağımızda çorap ve giysilerimiz namevcut. Duvarlarımız devrildi. Burası evimiz kabilinden, her kalem ihtiyacımız karşılanıyor. Personel bize dolgunca bakıyor, yakından ilgileniyor. Bizi iyicene karşıladılar. Cümle bizimle ağladı. Rabbim bize gösterdi, kimseye göstermesin. Düşmanımıza da yaşatmasın.” diyerek konuştu.

Sim’ün torunu Elanur Çıpa dahi çökme altında kalmadıkları amacıyla şükrettiklerini belirterek, şunları söyledi:

“Hayatını kaybedenlere Allah yağmur etsin. Depresyon altında kalsaydık ihtimal ölecektik. Arkadaşlarım ve öğretmenlerimiz hayatını kaybetmiş. Tığ geldik, babam ve dedem Adıyaman’üstelik kaldı. Allah herkesin yardımcısı olsun. Çok üzgünüz.”

“Yaşadıklarımız aklımızdan çıkmıyor”

Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden gelen Mukavemetli Taşkıran ise uykudayken depreme yakalandıklarını, evlerinin temas yerinin çatladığını dile getirdi.

Sıkışan akak odasının kapısını zorla açtıklarını nâkil Taşkıran, “Sarsıntıdan dolayı ilerleyemeyerek salondaki koltukların yanı sıra yere uzandık. Elektrikler kesilince daha çok birbirimizi göremedik. Yaşadıklarımız aklımızdan çıkmıyor. Ablam ve kardeşim bile binanın ikinci katında kalıyordu. Gerileme altında kalmadık ancak evimizin her yeri çatladı. Eşimin yakınları ile sevdiğimiz dostlarımız hayatını kaybetti. O tün yağmur yağıyordu. Flama ayakla hariç çıktık. Yer Sarsıntısı durunca dakikasında eve girip urba aldık.” şeklinde konuştu.

Kırıkhan ilçesinde depremin şişman benzeri yıkıma kere açtığını, bilcümle binaların hasar gördüğünü anlatım eden Taşkıran, şöyle bitmeme etti:

“Yakınlarımıza gitmek istedik ancak yıkılan binaların enkazından ekolojik ortam yollar kapalıydı, ne yapacağımızı şaşırdık. Yağışın durmasıyla biberli yakarak ısındık. Sonradan yardımlar gelmeye başladı. Bizi arayanlardan aldatmak, akarsu ve süt istiyorduk. Cenabıhak devletimizi başımızdan kem etmesin. Bura keyif ocağımız kabilinden oldu. Yemeğimiz, suyumuz ve banyomuz hazır. Devletimiz ‘istediğiniz büyüklüğünde yük ve ihtiyaçlarınızı göreceğiz’ diyor. Devletimizden memnunuz. Kırıkhan’a kamyonlarla arkalama geliyordu ve ‘istediğiniz kadar alın’ diyorlardı.”

1939’daki Erzincan depreminin arkası sıra dedesi ile babasının Kırıkhan’a göç ettiğini belirten Taşkıran, “Onların yaşadığı o acıyı şu zaman biz yaşadık. Tanrı tıpkısı henüz hakeza teessürat yaşatmasın.” dedi.

Share: